
Resmi büyütmek için tıklayınız.
ANTİBİYOTİK FARKINDALIK
GÜNÜ VE HAFTASI
Önümüzdeki 18 Kasım 2019 Â Pazartesi
günü "Avrupa Antibiyotik Farkındalık Günü" ve 18-24 Kasım 2019
haftası ise "Dünya Antibiyotik Farkındalık
Haftası"dır. 18 Kasım 2019 Pazartesi gününden  başlayarak tüm
hafta boyunca, gereksiz antibiyotik kullanımının önlenmesi ve
antibiyotik direncinin yarattığı halk
sağlığı sorunlarına dikkat çekmek ve soruna çözüm
bulmak amacıyla  toplumda ve hekimlerde farkındalık yaratmak
için etkinlikler yapılmaktadır. 2019 yılının ana teması
"Hastanelerdeki Antibiyotik Direnci ve Antibiyotik Kullanımı" olarak
belirlenmiştir. Yeni yayımlanan "Hastalıkları Önleme ve
Kontrol Merkezi-CDC" antibiyotik direnç raporu ve USHİESA-2018 raporu dünyadaki
ve hastanelerimizdeki antibiyotik direncinin boyutlarını ortaya
koymaktadır.
Günümüzde antibiyotiklere   karşıÂ
  direnç  gelişimi oldukça endişe verici bir noktaya gelmiş ve
çok ilaca dirençli gram negatif bakteri infeksiyonlarının
tedavisinde son seçenek olarak kullandığımız kolistine bile
direnç gelişmiştir. Diğer yandan son dönemde tedavi alanına
giren yeni antibiyotiklerin sayısı oldukça azdır ve direnç
sorununun tedavide yarattığı sorunları çözme beklentisini
de tamamıyla karşılayamamaktadır.   Â
Artık geçmişte olduğu
gibi yeni bir antibiyotiğin kullanımı sonunda direnç
gelişmesi ve yeni diğer bir antibiyotiğin tedavi alanına
girmesi ve tekrar buna da direnç gelişmesi sonucu bir diğer yeni
antibiyotiğin devreye girmesi dönemi kapanmıştır. Elimizde
kalan antibiyotikleri çok daha dikkatli  kullanmamız yani iyi yönetmemiz  gereken
bir dönemdeyiz.
Antibiyotik yönetimine niçin
ihtiyacımız var sorusunun yanıtını
aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
1.Çoklu antibiyotik dirençli ve tüm
antibiyotiklere dirençli bakterilerin her geçen gün artması,
2.Çoklu dirençli bakterilerin neden
olduğu infeksiyonlardaki yüksek mortalite,
3.Yoğun eğitim programları
ve müdahelelere rağmen antibiyotiklerin uygun olmayan
kullanımının yüksek oranlarda devam etmesi,
4.Son dönemde yeni antibiyotiklerin
tedavi alanına girmesinde belirgin azalma,
5.Çoklu dirençli bakterilerin neden  olduğu
 infeksiyonlara  bağlı hastanede yatış süresinin
uzaması ve tedavi masraflarındaki artış,
6.Antibiyotik direncinin mümkün
olduğunca azaltılması ve eldeki antibiyotiklerin mümkün
olduğunca tedavi alanında kalabilmesi gibi nedenler
sayılabilir.Â
Antibiyotikler, diğer antibiyotiklerin
etkinliğini azaltmak veya sekonder infeksiyonların gelişimini
kolaylaştırmak gibi ekolojik etkilere sahiptir. Antibiyotik
tedavisinin ekolojik etkileri "kollateral hasar" olarak
tanımlanmıştır.  Üçüncü kuşak sefalosporinlerin,
kinolonların ve karbapenemlerin  kollateral hasar yaptıkları
birçok çalışmada gösterilmiştir. Antibiyotikler
kullanıldığında, özellikle aşırı
kullanılma ya da yanlış kullanılma durumunda  mikrobiyotayı
değiştirirler ve sadece kullanılan antibiyotiğe
karşı değil, aynı sınıftan olan veya olmayan birçok
antibiyotiğe karşı bakterilerde direnç gelişmesine ya da dirençli
bakterilerin seçilmesine neden olurlar.
Antibiyotik direncinin
gelişiminde ve ortaya çıkmasında rol oynayan faktörler;
antibiyotik kullanımı, infeksiyon kontrolü yetersizliği ve çevre(seyahat,
sağlık turizmi, hayvanlarla doğrudan temas ya da hayvansal
ürünler) Â olarak özetlenebilir.
Antibiyotik kullanımı ile
direnç gelişimi arasındaki ilişkiyi destekleyen gözlemlere
aşağıdaki durumlar örnek verilebilir:
a.Antibiyotik kullanımındaki
değişiklik direnç prevalansındaki değişiklikle
paraleldir.
b.Önceden antibiyotik
kullanımı dirençli bakterilerle infeksiyona neden olur.
c.Hastanelerde direncin en yüksek
olduğu alanlar antibiyotik kullanımının en yoğun
olduğu alanlardır.
d.Hastanın antibiyotik
kullanım süresi arttıkça dirençli bakterilerle kolonizasyon
insidansı artmaktadır.
e.Hastane infeksiyonlarında
direnç toplum kökenli infeksiyonlara göre daha yüksektir.
İnfeksiyon gelişmeden önce yakın
zamanda antibiyotik kullanan hastalarda gelişen infeksiyonlarda daha
dirençli bakterilerle karşılaşma riskinin yüksek olduğu
birçok çalışmada gösterilmiştir.
Antibiyotik direncinin ortaya
çıkması ve yayılmasını önleyici stratejileri
antibiyotik yönetimi ve infeksiyon kontrolü olmak üzere 2 ana
başlıkta ele almak mümkündür.Â
I.Antibiyotik
yönetimi(Antibiyotik kullanımındaki stratejiler)
1.Antibiyotik
kullanımının kısıtlanması,
2.Prospektif
olarak, yazılan reçetelerin incelenerek geri bildirimde bulunulması,
3.Antibiyotik
kullanımı ve direnç profiline dayanarak hastane formülerinde
sınırlama veya kısıtlama,
4.Antibiyotik
kullanımının klavuz ve protokoller kullanılarak
yapılması,
5.Bilgisayar
destekli programlarla antibiyotik kullanımı,
6.Gereksiz
antibiyotik kullanımından kaçınmak(endikasyon
varlığında antibiyotik kullanımı),
7.Uygun
ve hızlı tanı yöntemlerinin kullanılması,
8.Uygun
ampirik antibiyotik kullanımı(lokal epidemiyolojik bulgulara
dayanarak uygun antibiyotik seçimi),
9.De-eskalasyon,
10.Tedavi
sürelerinin kısaltılması,
11.Farmakokinetik/farmakodinamik
parametrelerin dikkate alınması,
12.Rotasyon
şeklinde antibiyotik kullanımı,
13.Heterojen
antibiyotik kullanım politikalarıdır.
II.
İnfeksiyon Kontrolü
AntimikrobiyallereÂ
direncin önlenmesi veya azaltılmasında antibiyotik politikaları
kadar önemli bir diğer durum da infeksiyon kontrolüdür. El hijyeni,
standart önlemler, izolasyon, sterilizasyon ve dezenfeksiyon, hastane
temizliği ve invazif girişimlerin uygulanmasında steril teknik
kullanımı ödün verilmeden uygulanması gereken infeksiyon
kontrolü stratejilerine örnek olarak verilebilir.  Â
Sonuç
olarak  antibiyotik yönetimi tek başına çözüm olarak kabul edilmemeli,
bu stratejilerle birlikte infeksiyon kontrol önlemleri ödün verilmeksizin
uygulanmalıdır. Hastanelerdeki antibiyotik yönetimi, toplumdaki
antibiyotik kullanımı ve toplumdaki direnç sorunu ile birlikte ele
alınmalıdır.
Ayrıca
hayvan yetiştiriciliği ve tarım alanında kullanılan
antibiyotikler ve bu alandaki dirençli bakterilerle birlikte, tek
sağlık başlığı altında sorunun bütüncül
olarak ele alınması geleceğimiz için büyük önem
taşımaktadır.